Anneme

Duygularımı kelime kaplarına sıkıştırmak oldukça zor. Ne kadar ifade etmeye çalışırsam çalışayım yetmeyecek gibi. Ama anlatamasamda, sen hissettiğim her şeyi bilirsin zaten. Mesela üzgün olduğum zaman hemen anlarsın. Nasılsın sorusuna verilen iyiyim cevabı geçersizdir senin için. Ben de sen üzülmeyesin diye yorgunum derdim hep. Odama gidip biraz dinlenmem gerek. En azından toparlayana kadar beni üzgün görüp üzülmemen için.

Dertlerden Yürümek

Öyle bir ilaç ki, herhangi bir yerde herhangi bir zamanda kullanabilirsiniz. Aç ya da tok olmanız farketmiyor. Denemek için birilerinin yanınızda olmasına gerek yok. Nasıl kullanıldığı birkaç kelime ile anlatılacak kadar basit. Etkisini başladığınız anda görebilirsiniz. Hem bedenize hem de ruh halinize iyi geliyor. Hiçbir yan etkisi yok. Bu yazıda en kadim tedavi yöntemlerinden birinden bahsetmek istiyorum. Yürümek.

Dua Nasıl Çalışır?

Uzun bir süredir bu konuda yazıp yazmamayı düşünüyorum. İnanç ile ilgili konularda yakınlarımla görüşlerimi paylaşıyorum ama herkese açık şekilde açıklama yapacak bir otorite değilim. O otoriteye sahip olmayı da hiçbir zaman istemem açıkcası. Bazı şeyler kişisel bir yolculuk gerektiriyor. Ama dua etme ve dua isteme konusundaki düşüncelerimi bir zemine oturtmak ve en azından dile getirmek istiyorum. Benzer düşünceye sahip olduğum bir videoyu da izleyince bu konuda birkaç şey yazmak istedim.

Kendi Hayat Takviminizi Oluşturun

Evlerimizin duvarlarında her bir yaprağı ayrı bir gün olan takvimleri hatırlıyorsunuz değil mi? Üzerinde kocaman bir font ile hangi gün olduğu yazardı. Altında ayet/hadis veya özlü sözle beraber namaz vakitleri de olurdu. Yaprakların arkasında ise bir hikaye bir tarif benzeri şeyler yer alırdı. İçeriği ne olduğu bir yana, bu takvim yapraklarını her gün koparmak bir görevdi bizim için. Bir günün bittiğini, yırtma eylemiyle hissederdik. Kalın bir cilt ile bir araya getirilmiş yapraklar yavaş yavaş azalır ve yılın sonlanmasıyla biterdi. Bugünlerde bir günün geçtiğini aynı şekilde hissedemiyoruz gibi geliyor. Akıllı cihazlarımız otomatik olarak yeni güne geçiriyor bizi. Peki biz, ne kadar gün geçtiğini hissedebiliyor muyuz eskisi gibi? Yeniden hissedebilmek için sizinle “Hayat Takvimi” konseptini paylaşmak istiyorum.

Sürekli İyi Hissetmek Zorunda Değiliz

Duyduğum anda beni yakalayan bir cümle bu. Sürekli İyi Hissetmek Zorunda Değiliz. Sanki bir anda taşları yerine oturtmak gibi. Yapbozun son parçasını yerine yerleştirmek gibi. Gözlüğünü ararken aslında gözünde olduğunu fark etmek gibi. Bunu söyleyen Klinik Psikolog Dr. Ali Bayramoğlu’nun davranışsal esneme seminerlerini daha önce kampüste görmüştüm ama sanki sınav kaygısıyla baş etme tarzı gibi düşünmüştüm ve çok dikkatimi çekmemişti. Ama daha büyük resimden bir şeyler anlatmaya çalıştığını yeni farkettim. Seminer video kayıtlarını izledikten sonra kafamda bazı şeylerin oturmasını sağladı onlardan bahsetmek istiyorum.

Vedalaş(ama)mak

Hiç bitmeyecek gibi yaşıyoruz hayatı. Yarının yaşanacağının sözü bize verilmişcesine. Hiç birbirimizden ayrılmayacakmışız gibi… Görüşürüz’ü bile formalite icabı söyleriz birbirimize değil mi? Çünkü zaten görüşeceğizdir ya. Çünkü hep görüşebiliyoruzdur. Nasıl olsa onlarca iletişim şeklinden biriyle ulaşırız değil mi birbirimize? Ararız, mesaj atarız, fotoğraf atarız, ses kaydı atarız, görüntülü ararız vs. Nasıl olsa görüşürüz. Mesajlarımızı yarım bırakırız, aklımıza gelse nasıl olsa sonra ararız deriz. Çünkü nasıl olsa görüşürüz… Ölümün bu kadar yakın olduğu günlerde sürekli kaçtığımız bir soruyu sormak istiyorum. Ya bir daha görüşemezsek?

Buğulu Bir Dünya

Tüm hazırlıklarımı tamamladım. Soğuğa karşı sıkıca giyindim. Yanıma almam gereken her şeyi aldım. Maskemi alıp aynanın karşısına geçtim ve düzgünce taktım. Gözlüklerim ve maskem güvende hissettiriyor. Uzun zamandır içerideyim ama artık dışarıya çıkmaya hazırım. Ayakkabılarımı giydim ve merdivenlerden hızlıca indim. Apartmanın kapısını açtım dışarıya birkaç adım attım ve yine başladı…