-- Sosyal Medya Üzerine, Yazılar

İki yıldır facebook kullanmıyorum. Ne kazandım? Ne kaybettim?

Facebook hesabımı kapattığımdan bu yana geçen süre yaklaşık 2 yıl oluyor. Bu süreçte hayatım nasıl değiştiğini ve facebook’un beni ne kadar etkileyip etkilemediğini sizinle paylaşmak istedim. Aslında 2 yıl boyunca facebook hesabım olmadığından dolayı beni sorgulayan yakın arkadaşlarıma, iş arkadaşlarıma hatta aileme de bir cevap niteliğinde yazı bu. Daha önceden kısa süreli facebook hesabımı dondurduğum zamanlar olmuştu. Ama ilk defa 2 yıldır facebook hesabım kapalı ve tekrar açmayı hiç düşünmüyorum. Neden mi? Pek çok nedeni var aslında…

Facebook’un hayatıma girdiği yıl liseyi yeni bitirmiştim. ÖSS sınavından yeni çıkmış olmanında rahatlığı ile kendimi sosyal medyanın kollarına 2008’li yıllarda bıraktım yani. Şimdiki zamanlardan daha az özelliği olmasına rağmen facebook tüm arkadaş çevremi etkilemiş, e-posta davetiyeleri ile birlikte hızlıca tüm çevremde yayılmaya başlamıştı. Allah’tan ergenliğimizin büyük bir kısmında facebook hesabımız yoktu. Ben bunun için bizim neslin şanslı olduğumuzu düşünüyorum. Şimdi yeğenim 10 yaşında ve facebook kullanıyor. Artık onun için facebook bir iletişim aracı olmaya başlamış. Ailesi önlem almaya çalışıyor ama ne kadar işe yarayacak bilmiyorum. Amacım facebook’u yermek size tüm kötü yanlarından bahsetmek değil açıkcası. Sonuçta senelerce kullandım, yararını gördüğüm zamanlarda oldu elbette. Asıl amacım size bu 2 yıllık süreçte somut örneklerle facebook’un hayatımdaki etkisinden bahsetmek.

Facebook’u ilk kapattığım zamanlar bir boşluk oldu hayatımda. Google Chrome’da “f” yazıp facebook çıkınca enter’a tıklayıp hızlıca facebook’a girdiğimde karşıma facebook’un haber kaynağı değilde login sayfası çıkması bir süre reflekslerimle hareket ettiğimin bir kanıtıydı aslında. Facebook takip ettiğimiz sitelerden, sık kullandığımız telefonlardan başka bir şey kesinlikle bunu hissediyorum. Hayatımızda facebook; nefes almak kadar alışageldiğimiz, heryerden erişebildiğimiz, kimsenin garipsemeden üzerinde konuşabildiği bir “araç” duruma geldi. Bu kelimenin üzerinde durmak istiyorum. Facebook’un bir araç olması. E-posta sistemleri nasıl insanlarla elektronik olarak yazışma aracı ise facebook’ta insanlarla iletişime geçtiğimiz bir araç. Bildiğim bir şey varsa hayatımızdaki araçlara bağlanmamız gerektiği ve onları sorgulamamız gerektiğidir. Çünkü yönetilmeyen her bir araç, insanları yönetmeye başlar. O zaman araç insan olur, ama farkında olmaz.

Facebooktan ayrılma sebebim onun artık hayatımızda bir araç olmaktan çıkması idi. Günlük hayatta bizzat tanıdığım ama facebook profili ile hiç alakası olmayan arkadaşlarım sayısı artmaya başlamıştı. Arkadaşlarım fotoğrafları anı olsun diye değil de, facebook’da like almak için çekiyorlardı. Etkinliklerin hepsine katılıyor olarak görünüp, sosyal insan görünümü vermeye çalışıyorlardı. Kusurlarıyla barışık olmayıp, bunları gizlemek için elinden geleni yapıyorlardı. Ve en kötüsü ise bunların hiçbirini aslında ben bilmek istemiyordum ama facebook haber kaynağında 2 tane yakından tanıdığım arkadaşımın 20 tane ise çok az tanıdığım arkadaşımın tüm hayatlarını görüyordum. Lise 2’de 1 dönem gördüğüm dersanedeki matematik hocamın kız arkadaşıyla gittiği mekanın ve o mekanda yediği yemenin benim için ne önemi var gerçekten?

Uzun bir süre facebookta geçirdiğim zamanı ayarlamaya çalıştım. Bununla ilgilide Facebook da harcadığınız zamanı azaltın, çünkü buna değmez başlıklı bir blog yazısı yazmıştım. Artık bütün bunları düşünmek dahi istemiyordum. O yüzden söküp atmak geldi içimden ve bir gün bunu yaptım. Ve bundan bir kere dahi pişman olmadım. 

Ne Kazandım?

Kazandığım en temel şey: boş bir zaman. İkinci temel şey ise: yine zaman, ama huzurlu bir zaman oldu. Yani facebook’umu kapatarak hem facebook’ta geçirdiğim zamanın yerine harcayabileceğim boş bir zaman kazandım. Hemde facebook’da olmayıp facebook’u düşündüğüm zamanlarıda huzurlu bir şekilde geçirmeyi kazandım. Cümle biraz karışık olduysa kusura bakmayın lütfen.

1 facebook yerine takip ettiğim 10 civarı farklı siteler oldu. Bunların hepsini facebooktan daha kısa sürede ve de facebook’dan daha hedef odaklı bilgi alarak gezebiliyorum.

Çektiğim fotoğraflara bakmak için facebook’a değil, telefonumun ya da bilgisayarımın fotoğraf albümüne giriyorum. Sonunda bakmak istediğim fotoğraf, arkadaşımın mezuniyetinde kep attığı fotoğraf değilde tamı tamına bakmak istediğim fotoğrafın ta kendisi oluyor.

Hangi etkinliklere gerçekten çağrılmak istediğimi farkettim. Normalde 20 kişiyle oluşturulmuş bir konuşma grubunda günlerce süren zaman ve mekan ayarlamaları değilde, eğer orada bulunmam isteniyorsa zaman ve mekanın belli olduğu bir etklinligi arama ya da sms yoluyla arkadaşlarımdan alıyorum ve mutlaka katılmaya çalışıyorum.

Bir arkadaşımın nasıl olduğunu merak ettiğimde facebook profiline girip aslında mutsuz olmamasına rağmen profilinde paylaştığı 10 tane mutlu görünen paylaşımları görüp öğrenmiyorum. Onun yerine telefonla arayıp sesinden mutsuz olup olmadığını anlayabiliyorum.

Nerede ne zaman ne yaptığım ile hiç bir bağlantısı olmayan bir arkadaşımın paylaştığım gönderiye tamamen alakasız yaptığı yorumu telefonumda bildirim olarak alıp okumuyorum. Zihnim sürekli bulunduğum mekanda bulunduğum zamanda benimle kalıyor.

En önemli ise Lise 2’deki dersane matematik hocamın kız arkadaşıyla flörtleşmesini izlemekten kurtuldum 🙂

Ne Kaybettim?

Yerine tam olarak çözüm üretemediğim şey grup sayfaları idi. Derslerle ilgili ya da Tubitak başvuruları ile ilgili en güncel haberler dışarıya kapalı facebook gruplarında yer alıyor maalesef. Eğer o grupta arkadaşım var ise haberi ondan alabiliyorum, ancak yok ise bazı önemli bilgileri kaçırma ihtimalim doğdu. Danışman tez hocamında baskılarına dayanamayarak sadece belli bir gruba üye olan, hiç bir arkadaşı olmayan ve hiç bir paylaşım yapmayan bir profil hesabı açtım. Bu çok önemli kendimi tanıtacak hiç bir bilgi girmemem gerekiyordu. 3-4 günde bir girip gruba bakıp çıkıyorum.

Aslında kaybettiğim başka birşey yok. Arkadaşlarım benimle bir resim ya da video paylaşmak istediği zaman, facebook kullanmamama isyan ediyorlar 🙂 Ancak mail ile paylaşmanın da oldukça basit olduğunu her seferde anlatmaya çalışıyorum. Yukarıda bahsettiğim gibi eğer benimle gerçekten paylaşmak istiyorlarsa zaten o bir şekilde paylaşılıyor.

Arkadaşlarımın bana kolay ulaşabilmesini, bazı bilgilere facebook üzerinden ulaşabilmeyi tabi ki önemsiyorum. Ama tüm özellikleri sizi bağımlı yapmak için tasarlanmış birşeye bu iki ihtiyaç için girer miyim? Yoo dostum yoo.

Bahsettiğim bu etkilere ve sonuçlara inanmıyor musunuz? Abarttığımıda düşünüyor olabilirsiniz. Deneyin. Evet sadece deneyin. Hesabınızı 1 hafta süre ile dondurun ve sonuçları kendiniz görün. Emin olun, farkı göreceksiniz.

Sevgiyle kalın,
ABE.

Bloga e-posta ile abone ol

Bu bloga abone olmak ve e-posta ile bildirimler almak için e-posta adresinizi girin.

Bir Cevap Yazın

  1. merhaba. yakın bir zamanda fark ettigim blogunuzda keşke daha sık paylaşımınız olsa özellikle önereceğiniz videolar olabilirse çok sevinirim. başarılarınız daim olsun

    • Merhaba, iyi dileklerini için teşekkür ederim. Blog’da video önermeyi pek düşünmüyorum. Daha çok kendi yazılarımı yayınlayacağım inşaallah.

  2. Merabalar sevgili yazar dostum
    Benim gibi Facebook un başlangıçtaki amacından saptıgını düşünüyorsun sanırım. Kitle iletişim araçı olarak çıkmış bilgi paylaşımı olarak tasarlanmış bi ürünün günümüzde nasıl gereksiz ve boş bilgiler ile hayatımızdan zaman çalarak insanları kendine bağımlı yapan ve insanları sosyal yerine tam tersine asosyal olmaya iten bir ürüne dönüştüğünü belirtmek isterim. Kişisel bilgi gizliliği ne kadar sağlandığı hakkında facebookun söylediklerinden başka bi bilgimiz olmaması da buna ekleyebileceğim bir diğer nokta sanırım. Benim bu noktada ki çözümüm seninki kadar sert olmadı maalesef , yaklaşık 1 yıl kadardır sadece ögrenmek istediğim şey için giriş yapıyorum ve istediğimi aldıktan sonra çıkıyorum. Yani kontrollü kullanım ya da sınırlı kullanım modundayım 😀😀

    • Sevgili okur dostum 🙂 Ben facebookun bilgi paylasimi olarak tasarlandigi fikrine katilmiyorum. Sonucta universitede populer olmak isteyen bir genc tarafindan hazirlandi en basta. Su anda da insanlarin sikildiginda kafa dagitmak icin girdigi bir platform genelde. Goruslerin icin tesekkurler. Sen kontrollu bi sekilde kullanabiliyormussun tebrik ederim. Ben kontrollu kullanamadigimi farkettim ve biraktim.

  3. Şu anda insanların sıkıldığında girdiği bi platform mu?? Ben katılmıyorum bu fikrine. Nedenini de hemen belirteyim sıkılan bi insan neden başka bir arkadaşının gittiği restorandaki yemeğini , arkadaşlarının birlikte gittiği yerleri, yada yanında kim oldugunu merak etsin.Dini temellerle birilerini hedef gösteren ,siyasi görüşlerin birbirinden üstün tutuldugu resim ve videoları izlesin. Sıkılıyorsan ve kendine farklı bir etkinlik arıyorsan ilgi alanlarına ait kitapları oku , doga yürüşüne çık yada sadece yürüyüşe çık , bir arkdsşınl sohbet et, farklılık olsun diyorsan mektup yaz bi arkadaşına , kendine günlük tut sıkıldıgın zamanlarda hislerini ona anlat

  4. Yani anlatmak istediğim insanlar sıkıldığı için mi facebook a giriyor sence yoksa günümüzde sosyal olduklarını göstermek amacıyla yapmadıkları olmadıkları bir insanı sanki o insanmış gibi göstermek için mi giriyorlar? Ben facebook kullanıcılarını 2e ayırıyorum (aktif kullanıcı ve pasif kullanıcı) Yukarda bahsettiklerim aktif sınıfında olanlar. Bide pasif kullanıcı olarak adlandırdığım kullanıcı var ki bu çook daha tehlikeli 😀 (Senin dediklerin sanırım pasif olanlar)

    • Tabi ki bahsettigin seylerin hepsi icin giriyorlar, ancak genele bakarsak sikildiginda giriyorlar cunku yuruyuse cikmak kitap okumaktan daha kolay facebooka girmek.

  5. Merhabalar öncelikle! Dün yazılarınızı keşfettim ve benim için adeta bir aydınlanma, bir başlangıç oldunuz diyebilirim. Sosyal medya hesaplarımı sildim ve hayatımı iyileştirmek için adımlar atmaya başladım. Okuduğum yazılara yorum yapmam ama siz gerçekten işinizin hakkını veriyorsunuz. Teşekkür ederim böyle bir içerik yaptığınız ve insanlara ilham olduğunuz için. Bir de daha çok yazı yayınlasanız mükemmel olurdu 😄😄

Webmentions

  • 100. Yazı – KEŞFET KENDİNİ! 12 Mayıs 2021

    […] İki yıldır facebook kullanmıyorum. Ne kazandım? Ne kaybettim? […]