-- Yaşam

Buğulu Bir Dünya

Tüm hazırlıklarımı tamamladım. Soğuğa karşı sıkıca giyindim. Yanıma almam gereken her şeyi aldım. Maskemi alıp aynanın karşısına geçtim ve düzgünce taktım. Gözlüklerim ve maskem güvende hissettiriyor. Uzun zamandır içerideyim ama artık dışarıya çıkmaya hazırım. Ayakkabılarımı giydim ve merdivenlerden hızlıca indim. Apartmanın kapısını açtım dışarıya birkaç adım attım ve yine başladı..

Dışarıda her nefes alıp verişimde oluyor. Görebildiklerimi yavaş yavaş beyaza dönüştürüyor. Artık sisin içinde gibiyim. Uzakta gördüğüm ışıklar dağılıyor bu sis ile. Belli belirsiz seçemediğim objeler. Nefes alıp verdiğim sürece geçmiyor bu belirsizlik. Sanırım bunu kabullendim. Artık dünyaya buğulu gözlükler ardından bakıyorum. Tıpkı geleceğin de buğulandığı gibi.

Hiç bu kadar belirsizlikle yaşamamıştı kuşağımız. Belirsizliğin ne zaman sona ereceğinin belirsiz olduğu günlerde yaşıyoruz. Sahip olduğumuzu düşündüğümüz şeylerin elimizden kayıp gittiği zamanlar. Hiç tecrübe etmediğimiz duyguları misafir ediyoruz kendimizde. Her neye başlayacaksan yarım kalacakmış gibi bir hayat. Elinden alınanlara karşı elinden hiçbir şey gelmediği zorluklar. Buraya ait olmadığımızı hatırlatıyor bütün olanlar. Ama bütün bu ihtişamlı belirsizliğiyle dönmeye devam ediyor. Nefes alıp verdiğimiz sürece. Burası buğulu bir dünya…

Sevgiyle,
ABE.

Bir Cevap Yazın

  1. Buraya ait olmadığımızı hatırlatıyor bütün olanlar. Nefes alıp verdiğimiz sürece. Burası buğulu bir dünya…
    Bir gaz odası kadar buğulu bir dünya….
    İşkencenin bitmesi için kendi dayanma gücünü yitirmekten başka çıkış umudu olmayan mahkumlar gibi mahsur kaldığımız bir gaz odası…
    Burası dünya…

  2. Bahsi geçen buğulardan gözlüğündeki için tavsiyem masken ile arasındaki hava akımını kesecek bir aparat bulmak. Birde gözlüklerin buğu yapmayan camlılarından bahsedildiğini duymuştum aslı var mı bilmiyorum. En azından gözlüklerindeki buğularından kurtaralım seni hocam.

      • Alışacağız. Bir arkadaşım “yedi yıl oldu Babamı kaybedeli, eskisi kadar acımıyor her şeye alışıyoruz” demişti. Hani yaşadığımız derin üzüntülerden sonra hiçbir zaman eskisi kadar tam olmayız hep biraz eksilmişizdir ama zamanla alışırız eksikken de yaşamaya.