Dertlerden Yürümek

Öyle bir ilaç ki, herhangi bir yerde herhangi bir zamanda kullanabilirsiniz. Aç ya da tok olmanız farketmiyor. Denemek için birilerinin yanınızda olmasına gerek yok. Nasıl kullanıldığı birkaç kelime ile anlatılacak kadar basit. Etkisini başladığınız anda görebilirsiniz. Hem bedenize hem de ruh halinize iyi geliyor. Hiçbir yan etkisi yok. Bu yazıda en kadim tedavi yöntemlerinden birinden bahsetmek istiyorum. Yürümek.

Kendi Hayat Takviminizi Oluşturun

Evlerimizin duvarlarında her bir yaprağı ayrı bir gün olan takvimleri hatırlıyorsunuz değil mi? Üzerinde kocaman bir font ile hangi gün olduğu yazardı. Altında ayet/hadis veya özlü sözle beraber namaz vakitleri de olurdu. Yaprakların arkasında ise bir hikaye bir tarif benzeri şeyler yer alırdı. İçeriği ne olduğu bir yana, bu takvim yapraklarını her gün koparmak bir görevdi bizim için. Bir günün bittiğini, yırtma eylemiyle hissederdik. Kalın bir cilt ile bir araya getirilmiş yapraklar yavaş yavaş azalır ve yılın sonlanmasıyla biterdi. Bugünlerde bir günün geçtiğini aynı şekilde hissedemiyoruz gibi geliyor. Akıllı cihazlarımız otomatik olarak yeni güne geçiriyor bizi. Peki biz, ne kadar gün geçtiğini hissedebiliyor muyuz eskisi gibi? Yeniden hissedebilmek için sizinle “Hayat Takvimi” konseptini paylaşmak istiyorum.

Sürekli İyi Hissetmek Zorunda Değiliz

Duyduğum anda beni yakalayan bir cümle bu. Sürekli İyi Hissetmek Zorunda Değiliz. Sanki bir anda taşları yerine oturtmak gibi. Yapbozun son parçasını yerine yerleştirmek gibi. Gözlüğünü ararken aslında gözünde olduğunu fark etmek gibi. Bunu söyleyen Klinik Psikolog Dr. Ali Bayramoğlu’nun davranışsal esneme seminerlerini daha önce kampüste görmüştüm ama sanki sınav kaygısıyla baş etme tarzı gibi düşünmüştüm ve çok dikkatimi çekmemişti. Ama daha büyük resimden bir şeyler anlatmaya çalıştığını yeni farkettim. Seminer video kayıtlarını izledikten sonra kafamda bazı şeylerin oturmasını sağladı onlardan bahsetmek istiyorum.

Buğulu Bir Dünya

Tüm hazırlıklarımı tamamladım. Soğuğa karşı sıkıca giyindim. Yanıma almam gereken her şeyi aldım. Maskemi alıp aynanın karşısına geçtim ve düzgünce taktım. Gözlüklerim ve maskem güvende hissettiriyor. Uzun zamandır içerideyim ama artık dışarıya çıkmaya hazırım. Ayakkabılarımı giydim ve merdivenlerden hızlıca indim. Apartmanın kapısını açtım dışarıya birkaç adım attım ve yine başladı…

İnsanın 8 Farklı Arayışı

Bir ömür süren arayışlarımız var. Bazılarımız yorulur bırakırız, bazılarımız ise hiç tükenmeden aramaya devam eder. Aradığını bulanlar ise çoğu zaman asıl istediğinin o olmadığını fark eder. Bu arayışların en başında mutluluk arayışı gelir belki de. Daha kapsamlı düşündüğümüzde mutluluğun belki de en düşük seviye arayış olduğunu söyleyebilirim. Bu yazımda hayatta farkında olarak ya da olmayarak […]

2010’ların Ardından

Bir yolculuktayız. Duraklar değişiyor. Bazı duraklarda iniyoruz ama fazla vakit geçiremeden yolculuk tekrar başlıyor. Yolcular değişiyor. Hiç inmeyecek sandıklarımız bir anda kayboluyor. Bazı duraklarda onlar bizi kaybediyor, bazılarında biz onları. Hızımız değişiyor. Bazen uçarcasına hızlıyız bazen yürürcesine yavaş. Bir yolculuktayız. Kimimiz farkında, kimimiz yol bittiğinde farkedecek. Bu yolculukta son 10 yıldır kendi koltuğumdan gördüğüm birkaç şeyden bahsetmek istiyorum.

Geçen Zamanı Yavaşlatmak İçin 3 Yöntem

Zaman hiç bu kadar hızlı geçmiyordu belki de geçmişte. Aradığımız bilgiye saniyenin 10’da 1’i süresinde erişebiliyoruz. Binlerce kilometre uzaklıktaki yakınlarımızla anlık sesli ve görüntülü görüşebiliyoruz. Arabalarımız saniyeler içerisinde 100 km/sa hızlara çıkabiliyor. Gideceğimiz yerlere koşarcasına yürüyoruz. Bir dersten diğerine, bir işten diğer işe, bir buluşmadan diğer buluşmaya son anda yetişiyoruz. Olanaklarımız arttıkça yapmamız gereken şeylerin sayısı artıyor. Kullandığımız araçlar hızlandıkça bizlerde hızlanmak istiyoruz. Ancak değişmeyen bir şey var ki insanoğlu her gününü 24 saatin içinde yaşıyor. Eski zamanlara göre daha çok çalışıyoruz belki ama maalesef eskiye göre durup daha az düşünüyoruz…