-- Yaşam, Yazılar

Minimalism ve İslam

“Minimalism” Türkçe olarak “sadelik” son zamanlarda popülerliğini kazanmış, internette hashtag’lerde ve çeşitli kanallarda ismini duyduğunuz bir terim. Temel olarak, fazlalıklardan kurtularak az ve öz yaşamı hedefleyen bir yaşam felsefesi. Günümüzde biriktirme ve tüketme arzusunun en fazla olduğu zamanlarda dikkat çekici bir kavram aslında. Bu yazıda Minimalism’in ne olduğuna çok kısaca değinip, İslam’ın Minimalism ile ilişkisi üzerine değineceğim.

Bir sanat akımı olarak çıkan Minimalism’i Alman düşünür Hegel şu sözleriyle açıklıyor: “Sade ama basit olmayan, yalın ama yavan olmayan bir güzellik anlayışıdır.” Minimalism’e kısaca; ihtiyacımız kadar olan şeylere sahip olmak ve fazlalıklardan kurtulmak diyebiliriz.  Bu kavramı daha detaylı anlamak isteyenler için Türkçe kaynak olarak en kapsamlı gördüğüm şu yazıya bakabilirsiniz. Minimalism belgeseli çeken Joshua ve Ryhan sayfasını inceleyebilir ya da Hayatını Hafiflet instagram hesabını takip edebilirsiniz.

Minimalism kavramıyla tanışmadan önce sadeliği seviyor ve hayatı olabildiğince sade yaşamaya çalışıyordum. 3 yıl önce Hayatınızı Basitleştirin yazısını yazdığım zamanlarda bu felsefeyi hayatımda uygulamaya çalışıyordum ama isim koymamıştım. Yani minimalism düşünce biçimiyle, gerçek İslam’ı bilmez iken tanışmıştım. Daha sonra vahiy ile tanıştığımda, minimalist yaşam ile Allah’ın gösterdiği doğru yolun benzerlikleri dikkatimi çekti. Eskiden farkında olmaksızın fıtratıma (yaratılış özüme) uygun bir yaşamı benimsemiştim, sonra bunun Kur’an ayetleriyle bütünleştiğini gördüm.

İslam’daki sadelik bize gönderilen tek kitap Kur’an ile başlıyor aslında. İçinde bilmemiz gereken temel konuların hepsinin açıklandığı tek bir kitap. Yanlış anlaşılmasın yukarıda geçtiği gibi sadelik ile kastım basitlik değil. Hatta Leonardo da Vinci derki “Simplicity is the ultimate sophistication”, sadelik en yüksek düzeydeki kapsamlılıktır. Kur’an, en kompleks özelliklere sahip yer ve göğün yaratıcısı Allah’ın, en sade şekilde bize aktarımıdır.

İnsan kendini kontrol etmez ise biriktirme arzusuna hakim olamaz. Kur’anda biriktirme arzusu şu şekilde geçer:

“Çoğaltma tutkusu sizi oyalayıp durdu, ta ki siz mezarlara varıncaya dek.” (Tekasür 1-2)

“O ki, mal toplamış ve onu sayıp durmuştur. Malın kendisini ebedi kılacağını zanneder.”(Hümeze 1-3)

Bu arzunun sonu olmadığı çok açık, kendi hayatımızdan bakarsak bir telefona sahip olduktan sonra daha iyisini istiyoruz. Bir arabamız olduktan sonra onun daha hızlı ve daha konforlusunu istiyoruz.  Kullanmadığımız şeyleri “bir gün lazım olur” diye biriktiriyoruz. Yılda sadece 1 defa girdiğimiz kıyafetleri saklıyor ve eğer buna dur demezsek ölene kadar öyle devam ediyoruz.

Minimalism, kullanmadığınız fazlalıklardan kurtul diyor. Allah ise ihtiyaçtan artakalanı infak edin diyor. (Bakara 219) Minimalism’de hedef sadece fazlalıklardan kurtulmak iken, İslam’da fazlalıklarınızdan kurtulurken onları aynı zamanda ihtiyaç sahiplerine vermektir. Hem sade bir yaşama geçiyorsunuz, hem de muhtaç bir insana yardım etmiş oluyorsunuz. Tam bir kazan-kazan durumu.

Minimalism felsefesinde, sadeleşmek sadece eşyalardan kurtulmak değil aynı zamanda gereksiz düşüncelerden, insanlardan, alışkanlıklardan maddi-manevi bütün fazlalıklardan kurtulmakta da var. Yalnız insan, hayattaki beklentilerinden dolayı sürekli kendine bir şeyleri dert ediniyor, çevresindeki insanların davranışlarından dolayı kafasına bir şeyler takıyor ve bununla yaşıyor. Allah herkesi kaldırabileceği kadar yükten sorumlu tutmuşken kendisi kaldıramayacağı yükler yükleniyor.

“Yalnız Allah’a kulluk eden bir kişi, hayattaki en minimalist insandır.”

Eğer yalnız Allah’a kulluk ederseniz, hiç kimsenin üzerinizde hakimiyet kurmasına izin vermezsiniz, beklentileriniz yalnız Allah’tan olur ve yalnız ondan yardım istersiniz. Derdinizi yalnız ona sunarsınız. Dünyevi hiçbir şeye bağlanmaz ve karşamaşadan uzak olursunuz. Eşyaların birer madde olduğu bilir ve biriktirmezsiniz, onları doğru yolda harcarsınız.

İslam, minimalismi kapsar ve onu bir adım daha öteye götürür. Yaratılışımıza en uygun yaşamı bize sunar. Geçici hevesler yerine, kalıcı huzuru bize verir. Bizi şekilden, manaya geçirir. Bizi yaratılmışların en güzeli yapar.

Bunlar Olsun Yeter isimli yazımda geçen bir kaç satır ile yazıyı sonlandırıyorum.

Kol saatin, saati göstersin yeter.
Bilgiyi not ettiğin, bir defter ve kalemin olsun yeter.
Kapısını kapatabildiğin, sıcak bir evin olsun yeter.
Araban A noktasından B noktasına, güvenli götürsün yeter.

Parfümün, temiz kokun olsun yeter.
Kıyafetin, seni rahat hissettirsin yeter.
Telefonun, sevdiklerinin sesini duyursun yeter.
Derdini paylaşabildiğin, 2 tane dostun olsun yeter.
Seni seven, sevdiğin olsun yeter.
Yeter ki, her gün hakikat yolunda çabalıyor ol. Yeter.

Sevgiyle kalın,
ABE.

Bloga e-posta ile abone ol

Bu bloga abone olmak ve e-posta ile bildirimler almak için e-posta adresinizi girin.

 

 

 

 

Bir Cevap Yazın

19 Yorum

  1. Merhabalar. Bu yazınızı yayınladığınız sıralar, geçtiğimiz sene, arkadaşlarımla sohbet ederken minimalizmin felsefesinin zaten bizim özümüzde olduğunu söylüyordum, yazınızla bugün karşılaştım. Birkaç hafta önce İslam ve israf bağlamında minimalizmi araştırmaya karar vermiştim, bir yazı yazmayı planlıyordum. Fakat görüyorum ki yazdıklarınız düşücelerime tercüman olmuş, elinize sağlık pek makbule geçti. 🙂 Diğer yazılarınızı da inceleyeceğim, teşekkürler, iyi çalışmalar.

    • Benzer düşüncede insanlar olduğunu görmek sevindirici. Çok geç cevap yazabildim ama teşekkür ederim.

  2. Merhaba,
    Bilgiler son derece zihin açıcıydı. Bu aralar diyanet yayınlarına ücretsiz olarak erişilebiliniyor. Yazılarınızı destekler nitelikte yayınlar var, bilginize.

  3. Bakara 219 da göremedim bu söylediğinize kaynaklık edecek bir bölüm, kontrol etmeniz mümkün mü?

    • “Sana içkiyi ve kumarı soruyorlar. De ki: Bu ikisinde insanlar için büyük zarar ve bazı faydalar vardır; zararları da faydalarından büyüktür. Sana neyi infak edeceklerini de soruyorlar. De ki: İhtiyaç fazlasını. Allah sizin için âyetlerini işte böyle açıklıyor ki düşünesiniz.” (Bakara 219)

      “Sana neyi infak edeceklerini de soruyorlar. De ki: İhtiyaç fazlasını.” Buradan bahsetmiştim yazıda