-- Yaşam, Yazılar

Duyguları Kontrol Etmenin Tek Yolu

Duygu ve düşüncelerimizin etkisinde yaşarız bu hayatı. Ya içimizde duyduğumuz heyecan ile yeni adımlar atarız bilinmeyenlere… Ya da korkumuzdan kaçarız yeniliklerden ve farklılıklardan. Bazen çok mantıklı bulduğumuz bir şeye başlamak daha kolay gelir bize. Bazen de ne kadar aklımıza yatarsa yatsın bir türlü ısınamayız mantıklı gelenlere. Çoğu zaman aklımız ve kalbimiz savaş halindedir… Sonunda galip olan ise kalbimizdir genelde. Onun beslendiği enerjiye karşı aklımız er ya da geç bitap düşer. Peki ya duygularımızın üzerimizdeki galibiyeti kendimizin hayata karşı yenilgisine sebep oluyorsa? Ya akıl ile kontrol edilemeyen duygular yarar değil zarar veriyorsa bize? O zaman nasıl hükmedebilir ki insan içinde kopan fırtınalara ve duygulara…

Sevgilisinden yeni ayrılan bir arkadaşınızı nasıl teselli edebilirsiniz? Kalbi onun içini acıtırken siz ancak zihniyle konuşabilirsiniz. Ne kadar yaşananların geçeceğini de söyleseniz ona, ne kadar mantıklı olanın ayrılmak olmak olduğunu anlatsanız da etki eder mi arkadaşınıza? Peki onun için de mantıklı olsa söyledikleriniz geçer mi üzüntüsü? Evet konuşmak iyi gelir, onu bir süreliğine sakinleştirir. Geçtiğini düşünür ya da geçmiş gibi davranır. Aslında bu durumda tek yapılan içini acıtan duyguların üzerine bir örtü örtmektir. Yalnız onlar orada daima durur… O örtüyü açmadıkça insan hayatına bir şekilde devam edebilir. Bu durumlarda unutmak diye bir şey yoktur aslında sadece hatırlamamak vardır. Hatırlamamak için kaçar insan gerçeklerden… Ancak bu kaçış geçicidir, kendini inandırdığın yalanların mutlaka sonu gelecektir. Yüzleşmedikçe örtünün altındaki ile, içinde patlamaya hazır bir bomba ile yaşar insan.

Sevgiliyi kaybetmekten daha zoru da var. Düşünsenize 9 ay karnında taşıdığı, kendi sütüyle beslediği, hayatının artık sadece onun geleceğine adadığı, onun en mutlu olacağı üniversiteye gönderdiği bir evladı üniversite son sınıfta kaybeden bir anne… Düşünürken bile zorlanır da insan bu durumda bir anne nasıl alışır hayata? Nasıl baş edebilir onun yokluğuyla? Ne anlatırsa anlatsınlar, nasıl geçeceğini söylerlerse söylesinler ne önemi var ki ha? Yerine getirebilir mi sözler ve kelimeler onu…

En büyük kayıplarımızın hissetirdiklerini, en büyük acılarımızı kontrol etmenin bir yolu olmalı? Yoksa nasıl yaşar insan… Unutmak, unutabilmek sahip olduğumuz en değerli özelliklerimizden. Ama böylesine acıları nasıl unutabilir ki bir insan? Küçük problemlerimizi unutarak hayata alışırız ama bazı yaralarımızı unutmaya çalışmak sarmaz yaralarımızı maalesef. Bu durumda hem aklımıza hem de duygularımıza söz geçirecek bir şeye ihtiyacımız var. Başkalarının yardımıyla değil kendi gücümüzle kendimizi kontrol edebileceğimiz bir şey…

Bunu o kadar uzun süre aradımki biliyor musun… Gerçekten buna ulaşmak için pek çok şey denedim. Yaptığımın mantıklı olduğuna inanıp tüm ayrıntılarını düşünerek tamamen aklıma yatması için çabaladım, zihnim ile değiştirmeye çalıştım… Duygularımın şekil değiştirmesi için çalıştım, üzüntülerime farklı bir açıdan bakarak mutluluğa dönüştürmeye çalıştım… Başka şeyler ile yerini doldurmaya çalıştım, aklıma gelmemesi için başka uğraşlar edindim… Bunların hepsi aslında yangını bir bardak suyla söndürmeye çalışmak gibiydi. Asıl çözümün yangını söndürmeye çalışan birisi olmaya çalışmak değil, yangının yakmadığı birisi olmak gerektiğini anladım.

Duygu ve düşüncelerin etkisinde yaşarız bu hayatı demiştim ya başta… Aslında üçüncü bir etki daha olduğunu buldum sonunda. Her ikisini birden dizginleyecek bir etki bu. Onun adı inanç idi. Senden çok daha güçlü bir varlığın olduğuna ve bir şekilde her şeyi yoluna sokacağına inanmak ve güvenmek idi. Hayatın gerçek anlamıydı…

Büyük yaralarını tedavi etmek için yaralarına yoğunlaşmayı bırakmalısın. Eğer bir şeyi değiştiremiyorsan ve kimseninde değiştirebileceğine inanmıyorsan, yanılıyorsun. Aslında değiştirebilecek bir varlık var. Hatta bu varlık senin ellerinle kendin değiştirmeni sağlayacak. Ama ona tüm kalbinle güvenmelisin ve onun gücü karşısında teslim olmalısın, onu hissetmelisin…

Sevgiyle kalın,
ABE

Bir Cevap Yazın

16 Yorum

  1. Bir yol çiz kendine, kendi seçtiğin. Güzel söylemişsin. Yolunu bu şekilde çizdiysen ve yolda kalmadıysan ne mutlu sana. Ben de bu söylediğini seçmiştim 4 ay önce. İlk zamanlar iyi geldi. Sonra fark ettim ki kendimi kandırmaktan ileri gidememişim, benim yolum bu değilmiş anlayacağın 🙂 farklı bir yol seçtim şuan. Acıdan kurtulmak için yaraya fazla fazla bastırmayı, ta ki sinirler ölüp acıyı hissetmeyecek hale gelene kadar, yani acının kendisi olup kurşun geçirmez bir ruha sahip olana kadar… 6 aydır ruhu acıyla kıvranan bir insan olarak her yolu denedim, olmadı. Artık o ruhu öldürüp acıdan azad etmeyi seçtim. Hala uğraşıyorum, benim yolum da bu.

    • Insan duygularini yaşadıklarını doğru yorumlayarak kontrol edebilir. Bunun için doğru kaynakları okumali ve doğru açıdan bakmalıdır. Alimlere düşer düşüncesine katılmıyorum.

  2. “… yangını söndürmeye çalışan birisi olmaya çalışmak değil, yangının yakmadığı birisi olmak… ” çok etkilendim. Bu zamana kadar bir bardak suyla gezdiğimi fark ettirdin, teşekkür ederim. Teslimiyet… Son bir yıldır en sevdiğim ve bana en huzur veren eylem… Ancak bazen bu çok kolay olurken bazen de en basit bir olayda mümkünü zor oluyor. Bir yanın teslimken diğer yanın duygularla mücadeleye devam ediyor. Tam bir teslimiyet nasıl sağlanır? Yazılarınız için teşekkürler…

    • Tam teslimiyet bir varış yeri değil bir hedef olmalı hayatımızda. Dediğiniz gibi her zaman kolay olmuyor. Hayatımızın tamamı bu teslimiyet mücadelesi ile geçecek belkide. Ben teşekkür ederim.

  3. cok guzel ama sen henuz ulaşmadın galiba gercek şuki o varlık dedgin şey aslında sensin kedini sevmen gerek ama mecul olan kedini egolarna düşgün kedini deyil onu bul ve insanlara o sevginle yeniden anlat düşnemdiyin kadar cok insanın ihtiyacı var sana sevgilerle

Webmentions

  • 100. Yazı – KEŞFET KENDİNİ! 13 Aralık 2020

    […] Duyguları Kontrol Etmenin Tek Yolu […]