-- Yaşam, Yazılar

Yanlış Bir Sistemin İçinde Doğru Olmak

Bugün günlerden üniversitemin mezuniyet töreni olduğu gün. Benim ise mezuniyetimin 4. yılını tamamladığım gün. Çok yoğun bir tempoyla çalışılan lisans yıllarının karşılığı olan diploma töreni bir bayram günü gibiydi adeta. Şölen havasında geçen mezuniyet günü, hiçbir zaman unutamayacağım günlerin arasında çoktan yerini aldı. Diplomayı aldıktan sonra ise doğrudan iş hayatı başladı tabi. Yıllarca teoride öğrendiğimiz doğruların her zaman geçerli olmadığı bir dünyaya giriş yaptık. Bilginin değil, paranın güç sahibi olduğu bir hayat. Kariyerimin temelini kurduğum bu yıllarda her zaman kendime sorduğum bir sorudur bu: Yanlış bir sistemin içinde nasıl doğru olabiliriz?

Üniversite yıllarında alınan sorumluluklar minimum seviye de olduğu için sadece derslerinize odaklanarak bir hayat geçirirsiniz ve geçirdiğiniz bu hayat genelde lineer şekilde devam eder. Yani çalıştığınız kadar elde eder ve doğru yaparak kazanabilirsiniz. Üniversite kampüsü sizi dışarıdaki çıkar ilişkileri üzerine kurulu yaşamdan koruyan bir kalkan gibidir. Yalnız başlangıcı olan her şeyin bir sonu olduğu gibi öğrenci yıllarının da bir sonu vardır.

Benim öğrencilik modundan çalışan moduna geçişim daha yumuşak bir şekilde oldu. Hatta hala geçiş devam ediyor diyebilirim. Çünkü lisansüstü çalışmalarla birlikte akademi de kalmaya devam ettim. Ama bir taraftan da şirket kurucu ortağı olarak özel sektöre girdim. İkisinin de artılarını ve eksilerini görebiliyorum şu anda. İkisininde ortak olduğu konu ise yanlış kurulan sistemler ve adaleti savunmayan çalışanlar.

Maalesef ülkemizde 2+2 = 4 etmiyor. Düzgün tasarlanmamış ve aynı zamanda düzgün işlemeyen bir sistemin içinde kaybolmak çok mümkün ve olası. İş yapmak ve bir şeyler üretmek için adaletten ödün veriliyor. Ve en çok üzüldüğüm ise bu sistemin içinde hayatta kalmak için sizinde yanlış yapmanız gerektiği güvendiğiniz kişiler tarafından bile öğütleniyor…

Demiştim ya kariyerimin ilk yılları bunlar. Bir şey nasıl başlarsa o şekilde devam etme eğilimindedir. Bu bilinçle olabildiğince yaptığım işlerdeki izlediğim yönteme dikkat etmeye çalışıyorum. Bir şeyler kazanmak ve üretmek için çabalıyorum ama bir taraftan da fark ediyorum ki maalesef doğru yaparak ve doğrunun yanında yer alarak her zaman kazanmak mümkün değil. Çünkü sistemi oluşturanlar insan kuralları ve kuralları uyguladığını düşünenler de yine insanlar. Yani hata yapabilen ve kendi arzularına uyan varlıklar.

İş hayatında gördüğüm en hastalıklı düşünce biçimi ise: “Herkes o şekilde yapıyor biz neden yapmayalım?”. Küçük yalan ve hile ile başlayan işlerin, küçük bir şekilde kalmaya devam ettiği hiç görülmemiştir bu hayatta. Büyürler ve çok daha büyük hatalara sebep olurlar. Ancak doğru ve yanlış birbirinden ayrılmıştır. İki seçeneğimiz var bu hayatta ya doğrunun yanında yer alacağız ya da yanlışın.

Sistemin yanlışını görmek için sistemin dışından bakmak gerekiyor. Neyin doğru neyin yanlış olduğunu çok iyi bilmemiz gerekiyor. Adaletin ne olduğunu çok iyi tanımlamamız gerekiyor. Neden yanlış yapmamamız gerektiğinin farkında olmamız gerekiyor. Hatalarımızın karşılığını kimden alacağımızı öğrenmemiz gerekiyor. Bu bilinçle yaşamayan insan pusulası olmayan bir gemi gibi savrulmaya mahkumdur. Varılacak hedef bilinmedikten sonra yapılan yolculuk anlamsız.

Hayatın kendisi aslında doğrunun mu yoksa yanlışın mı yanında olacağımızın kararını vermemiz gereken sınavlar dizisi. O yüzden yanlış sistemin içinde bulunmayı garipsememeliyiz aslında. Daha büyük çevrelerdeki sistemleri değiştiremesek de kendi çevremizde adaleti sağlamalı ya da en azından adaleti sağlamak için çabalamalıyız.

Hepimizin hayatının merkezine koyması gereken, Harvard Üniversitesi Hukuk Fakültesinin duvarındaki ayetle tamamlıyorum.

Sevgi ve doğruyla kalın,
ABE

BgWvxmDIUAA4UVK.jpg

Ey iman edenler! Kendiniz, ana babanız ve en yakınlarınızın aleyhine de olsa, Allah için şahitlik yaparak adaleti titizlikle ayakta tutan kimseler olun. (Şahitlik ettikleriniz) zengin veya fakir de olsalar (adaletten ayrılmayın). Çünkü Allah ikisine de daha yakındır. (Kur’an, Nisa Suresi, 4:135)

Bloga e-posta ile abone ol

Bu bloga abone olmak ve e-posta ile bildirimler almak için e-posta adresinizi girin.

Bir Cevap Yazın

      • Bazıları da bitişik olması gerek, üşenmedim çıkardım 🙂

        “…minimum seviye de…”, “…akademi de…”, “İkisininde…”, “…sizinde…”

  1. Çok gerekli bir konuya değinmişsiniz.Gerçek hayatta inandığımız değerlere göre yaşayamayacaksak,hayallerde iyi olduğumuzu sanmanın neye yararı var…Paranın bilgiyi değiştirebileceğini zannedenler var oldukça,doğrudan taviz vermeyecek olan insanlar da olacaktır inşaAllah.İnsan kendini keşfetmeye çalışırken,etrafındakiler ona başka bir kimlik giydirme derdinde.Bazı insanlar ise memnun zorla giydirildikleri kimlikten.Kolay çünkü.Çoğu insan diğer insanlardır(Most people are other people).

    • Sure sadece Nisa suresinden alinti diye carsafli kadin fotograflarini siteye koymalari hos degil gercekten, kotu niyet seziliyor. Ayetin kendisi daha genel anlamda adaletten bahsediyor. Neyse ki bide gidip duvara bu fotografi asmamislar. Paylasim icin tesekkur ederim. Bu bilgiden haberim yoktu.