Anneme

Duygularımı kelime kaplarına sıkıştırmak oldukça zor. Ne kadar ifade etmeye çalışırsam çalışayım yetmeyecek gibi. Ama anlatamasamda, sen hissettiğim her şeyi bilirsin zaten. Mesela üzgün olduğum zaman hemen anlarsın. Nasılsın sorusuna verilen iyiyim cevabı geçersizdir senin için. Ben de sen üzülmeyesin diye yorgunum derdim hep. Odama gidip biraz dinlenmem gerek. En azından toparlayana kadar beni üzgün görüp üzülmemen için.

Dua Nasıl Çalışır?

Uzun bir süredir bu konuda yazıp yazmamayı düşünüyorum. İnanç ile ilgili konularda yakınlarımla görüşlerimi paylaşıyorum ama herkese açık şekilde açıklama yapacak bir otorite değilim. O otoriteye sahip olmayı da hiçbir zaman istemem açıkcası. Bazı şeyler kişisel bir yolculuk gerektiriyor. Ama dua etme ve dua isteme konusundaki düşüncelerimi bir zemine oturtmak ve en azından dile getirmek istiyorum. Benzer düşünceye sahip olduğum bir videoyu da izleyince bu konuda birkaç şey yazmak istedim.

Vedalaş(ama)mak

Hiç bitmeyecek gibi yaşıyoruz hayatı. Yarının yaşanacağının sözü bize verilmişcesine. Hiç birbirimizden ayrılmayacakmışız gibi… Görüşürüz’ü bile formalite icabı söyleriz birbirimize değil mi? Çünkü zaten görüşeceğizdir ya. Çünkü hep görüşebiliyoruzdur. Nasıl olsa onlarca iletişim şeklinden biriyle ulaşırız değil mi birbirimize? Ararız, mesaj atarız, fotoğraf atarız, ses kaydı atarız, görüntülü ararız vs. Nasıl olsa görüşürüz. Mesajlarımızı yarım bırakırız, aklımıza gelse nasıl olsa sonra ararız deriz. Çünkü nasıl olsa görüşürüz… Ölümün bu kadar yakın olduğu günlerde sürekli kaçtığımız bir soruyu sormak istiyorum. Ya bir daha görüşemezsek?

100. Yazı

İlk blog yazımı paylaştığımda üniversite 3.sınıfa yeni başlayan bir mühendislik öğrencisiydim. Bir blog sayfasından etkilenip keşfet kendini sayfasını oluşturmuştum. Facebook’ta geçen zamanı azaltmak üzerine bir yazı yazıp facebook duvarımda paylaşmıştım. Hemen ardından para kazanma yöntemleri ile ilgili bir yazı daha geldi. Dünyayı kurtaracağına inanan bir lisans öğrencisinin ilk cümleleriydi bu yazılar. Blog yazmaya devam ettiğim sürece yıllarca hayatımda pek çok şey yaşadım. Şimdi 7 sene sonra size blog sayfamın 100. yazısını takdim ediyorum. İçine bir kaç tane liste ekledim ve size bir de haberim var.

Kötü Alışkanlıkları Bırakma Yöntemi

Sahip olduğumuz alışkanlıklar, kim olduğumuzu ve nasıl bir hayat yaşadığımızı belirliyor. Düzenli yaptığımız küçük şeyler, büyük başarılara olanak sağlıyor. O yüzden şimdiye kadar alışkanlık kazanmak ile ilgili yazılar yazmaya çalıştım, kendime meydan okumalar düzenledim. Yalnız bir şey fark ettim, alışkanlık kazanmak ile ilgili yazmışım ama kötü alışkanlıkları bırakmak ile ilgili pek bahsetmemişim. Bu yazıda kendimce […]

Zamanınızı Değil Enerjinizi Planlayın

Liselere giriş sınavına hazırlanırken dershane rehberlik öğretmenin bizim için yaptığı haftalık ders çalışma programlarını hatırlıyorum da: 3 saat üst üste Matematik, sonra 3 saat Fen Bilgisi, ardına bi 3 saatte Türkçe şeklinde planlardı. Günlük ve haftalık toplam çalışma saatlerini karşılayıp karşılamamaktı önemli olan. O yüzden şunlara hiç dikkat edilmezdi: bu çocuk sabah mı iyi konsantre oluyor yoksa gece mi? Ne zamanlar daha yorgun hissediyor? En efektif çalışma saatleri hangileri? gibi gibi. Gerçi yarış atı gibi tek bir sınava hazırlanan öğrenciler için durmadan çalışmaktan başka da çare yok gibiydi maalesef. Sonuç olarak bu plan yapma şekli ve sınav odaklı çalışma alışkanlığı orta okuldan liseye, liseden üniversiteye kadar geçti gitti. Yalnız gelenekten gelen bu hata giderilemedi maalesef. Hala çalışmak isteyip de bir türlü çalışamayan, yeni alışkanlıklar ile hayatını değiştirmek isteyen ama değiştiremeyen insanlar var. Bunun için olayın özüne inmeli ve ana sorunu saptamalıyız.