Zamanınızı Değil Enerjinizi Planlayın

Liselere giriş sınavına hazırlanırken dershane rehberlik öğretmenin bizim için yaptığı haftalık ders çalışma programlarını hatırlıyorum da: 3 saat üst üste Matematik, sonra 3 saat Fen Bilgisi, ardına bi 3 saatte Türkçe şeklinde planlardı. Günlük ve haftalık toplam çalışma saatlerini karşılayıp karşılamamaktı önemli olan. O yüzden şunlara hiç dikkat edilmezdi: bu çocuk sabah mı iyi konsantre oluyor yoksa gece mi? Ne zamanlar daha yorgun hissediyor? En efektif çalışma saatleri hangileri? gibi gibi. Gerçi yarış atı gibi tek bir sınava hazırlanan öğrenciler için durmadan çalışmaktan başka da çare yok gibiydi maalesef. Sonuç olarak bu plan yapma şekli ve sınav odaklı çalışma alışkanlığı orta okuldan liseye, liseden üniversiteye kadar geçti gitti. Yalnız gelenekten gelen bu hata giderilemedi maalesef. Hala çalışmak isteyip de bir türlü çalışamayan, yeni alışkanlıklar ile hayatını değiştirmek isteyen ama değiştiremeyen insanlar var. Bunun için olayın özüne inmeli ve ana sorunu saptamalıyız. 

Geçen Zamanı Yavaşlatmak İçin 3 Yöntem

Zaman hiç bu kadar hızlı geçmiyordu belki de geçmişte. Aradığımız bilgiye saniyenin 10’da 1’i süresinde erişebiliyoruz. Binlerce kilometre uzaklıktaki yakınlarımızla anlık sesli ve görüntülü görüşebiliyoruz. Arabalarımız saniyeler içerisinde 100 km/sa hızlara çıkabiliyor. Gideceğimiz yerlere koşarcasına yürüyoruz. Bir dersten diğerine, bir işten diğer işe, bir buluşmadan diğer buluşmaya son anda yetişiyoruz. Olanaklarımız arttıkça yapmamız gereken şeylerin sayısı artıyor. Kullandığımız araçlar hızlandıkça bizlerde hızlanmak istiyoruz. Ancak değişmeyen bir şey var ki insanoğlu her gününü 24 saatin içinde yaşıyor. Eski zamanlara göre daha çok çalışıyoruz belki ama maalesef eskiye göre durup daha az düşünüyoruz…

Ölmeden Önce Ölmek

“İlk öldüğümde 27 yaşındaydım. (…) Ben deli değilim, öyle olduğumu düşünseler bile. Ben de herkesle aynı dünyada yaşıyorum. Sadece sende olan şeyin daha fazlasını görüyorum. (…) Hayat bazen gerçekte bir ölüm haberiyle başlar. Bu her şeyi bitirebilir, olmasını çok az istediğinde bile. Asıl önemli olan hala yaşıyorken asla geç olmadığına inanmaktır. İnan bana Jean, durum ne kadar kötü görünürse görünsün uyanıkken, uyurken olduğundan daha iyi görünür. Ölünce olmasını istediğin tek bir şey var. Geri dönmek. “

Kendime Meydan Okuma: 1 Hafta Boyunca Telefon Kullanmamak (Sonuç)

Alışageldiğimiz şeylerin hayatımızdaki yerini anlamak için onlardan bir süre uzak kalmak düşüncesindeyim uzun zamandır. Ancak bu şekilde gerçekten ihtiyacımız olup olmadığını ve bize ne kattığını görebiliyoruz. Bunun için blog sayfamda zaman zaman kendime meydan okuma serileri düzenliyor ve alışkanlıklarımı değiştirmeye çalışıyorum. Yaşadığım süreci ve sonuçları anlatarak farkında olmak ve farkındalık oluşturmak istiyorum. Bu serileriden bir tanesi olan “1 hafta boyunca telefon kullanmamak” isimli kendime meydan okuma denemesinin bugün tamamladım. Hemen hemen her şeyin dijital olduğu hayatta yaşadığım analog günlerde ne gibi zorluklar yaşadım ne gibi şeyler keşfettim size bu yazıda onları anlatacağım.

Kendime Meydan Okuma: 1 Hafta Boyunca Telefon Kullanmamak

Uzun süredir yapmak istediğim ama bir türlü hayata geçiremediğim bir meydan okuma serisi: “telefonsuz bir süre geçirmek”. Düşündümde bunun için hiçbir zaman uygun zaman olmayacak gibi. Telefon o kadar hayatımızın bir parçası oldu ki, hangi hafta kullanmamayı düşünsem mutlaka ihtiyaç olacak bir gün buldum ve vazgeçtim. O yüzden artık çok fazla düşünmeden bunu şimdi başlatmak istiyorum. “Kendime meydan okuma” serisinin adının meydan okuma olması zaten zorlukları olmasa meydan okuma olmazdı. Buyrun yazının içinde neden ve nasıl yapacağımı anlatayım.

Neden Programlama Öğrenmelisiniz?

İlk kendi bilgisayarım alındığında 9 yaşında idim. 56k faks modemlerin garip sesler çıkarttığı yıllarda internete erişimimiz yok denecek kadar azdı. Küçük yaşın verdiği heyecanla Fifa 98 ve Hitman gibi oyunları delicesine oynuyorduk. Bir gün mahallemizdeki CD satıcısından yeni oyun almıştım. Bilgisayarın depolama kapasitesi çok düşük olduğu için boş alan açmam gerekiyordu. Gereksiz dosyaları tek tek silmeye başladım. Oyunu biran önce oynama heyecanıyla Windows klasörünün içindeki sistem dosyalarıda dahil olmak üzere pek çok bilmediğim klasörü bir güzel temizledim. Bu işlemlerden sonra bilgisayarı kapattığımda yeniden açılmadı 🙂 O günü şunu öğrendim: bilgisayarın nasıl çalıştığını anlamak onu oynamaktan daha değerli.

Minimalism ve İslam

“Minimalism” Türkçe olarak “sadelik” son zamanlarda popülerliğini kazanmış, internette hashtag’lerde ve çeşitli kanallarda ismini duyduğunuz bir terim. Temel olarak, fazlalıklardan kurtularak az ve öz yaşamı hedefleyen bir yaşam felsefesi. Günümüzde biriktirme ve tüketme arzusunun en fazla olduğu zamanlarda dikkat çekici bir kavram aslında. Bu yazıda Minimalism’in ne olduğuna çok kısaca değinip, İslam’ın Minimalism ile ilişkisi üzerine değineceğim.

Bir Konuda Derinleşmek İçin Listeleriniz Olsun

Dünyayı cebimizde taşıdığımız bir dönemden herkese merhaba. Bilginin ulaşılabilirliğinin geçmiş nesillere göre en hızlı olduğu günlerde yaşıyoruz. Elimizin altında milyarlarca video, fotoğraf ve makale var. Aradığımız bilgilere saniyenin onda biri sürede erişebiliyoruz. Dünyanın öbür ucundan haberler alıyor bir başka ucuna canlı yayın yapabiliyoruz. 7 katlı bir kütüphanenin kitapları yaklaşık 7 cm kalınlığındaki telefonlarımızın içinde saklı. Peki bu kadar çok bilgiye bu kadar hızlı erişebilirken bilgiyi nasıl sindireceğiz?

Alışkanlık Kazanmanın B Planı

Hayattaki hedeflerimize ulaşmak, kendimizi geliştirmek ve bir şeyler öğrenmek için düzenli bir çalışma yapmamız gerekiyor. Günümüzü nasıl değerlendiriyorsak tam olarak öyle bir hayata sahibiz. Yani hayatta bizi biz yapan alışkanlıklarımızdır. Hepimiz düzenli spor yapmak, her gün erken uyanmak ve sıklıkla kitap okumak isteriz ama pek azımız bunları gerçekleştirebiliriz. Büyük bir motivasyon ile başladığımız her bir şeye bir süre sonra devam edemiyor ve bahaneler üreterek bırakıyoruz. Bu yazıda size alışkanlık kazanmanın standart yönteminin dışına çıkarak size bambaşka bir şey önereceğim.

Whatsapp’da Geçen Zamanınızı Azaltmak İçin 5 Yöntem

Birbirimizle iletişim biçimimiz teknolojiyle yeniden inşa oluyor. Yaklaşımlarımız, tepkilerimiz ve düşünce biçimlerimiz bile kullandığımız araçların diliyle şekilleniyor artık. Hissettiğimiz duygulara göre emoji göndermek yerine, gönderdiğimiz emojiler gibi hisseder olduk artık. 1.5 milyarlık kullanıcı sayısıyla Whatsapp şimdiye kadar en çok insana erişen iletişim aracı oldu. Peki işlerimizi kolaylaştırdı mı yoksa daha damı zorlaştırdı? Whatsapp’ı zamanımızı boşa geçiren bir araçtan, yararlı bir bir platforma çeviren bir kaç yöntem buldum, buyrun yazının içinde sizinle paylaşayım.